| Nasıl Affedebiliriz? |
![]()
Geçen haftaki yazımızda, affetmenin geçmişe olan algımızı değiştirerek bizi etkileyen olumsuz duygulardan kurtulduğumuz içsel bir süreç olduğundan ve öneminden bahsetmiştik. Affetmenin yaşananları unutmamız anlamına gelmediğini vurgulamış; bizlere bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak neler katacağına ve yaşamımızı nasıl olumlu etkileyeceğine değinmiştik. Peki herkes affedebilir mi? Affedecek kişi neleri kabul etmelidir?
Affetmeye istekli olan ve zihinsel olarak kendini hazırlayan herkes affedebilir. Affetme sürecinde kişinin kabul etmesi gereken unsurlardan bazılarını şöyle özetleyebiliriz.
Affetmeye hazır olmak için ilk ve belki en önemli unsur kendimiz ile yüzleşmemiz ve affetmeye kendimizden başlamamızdır. Biz de tüm insanlar gibi hatalar yapmışızdır, belki hala yapıyoruzdur. Bu hatalar, bizim kötü ya da değersiz olduğumuzu göstermez. Kişinin iç hesaplaşmasını yapması ve hatalarıyla yüzleşmesi, yaptıklarını kabul ederek, çıkarması gereken dersleri çıkarması affetme süreci için son derece önemlidir. Ne de olsa kendisini affetmeyen, affedemeyen kişi başkasını da affedemez.
Affetmeye hazır olmak için kabul edilmesi gereken ikinci unsur affedişi kabul ederek affetmeyi istemek gerektiğidir. Öfke, nefret, intikam hissi, stres, mutsuzluk hislerinden özgürleşmeyi seçiyor olmak önemlidir... Bizi kıran kişi ya da kişilere karşı ne hissettiğimiz ile yüzleşmeli ve bu duygulardan kurtulmaya istekli olunmalıdır.
Affetmeye hazır olmak için kabul edilmesi gereken son şey affetmenin duygulardan arınma süreci olduğudur. Affetmek kızdığımız kişileri sevmek zorunda olmak değildir, onlarla iletişim kıurmak zorunda olmak değildir, o kişiyi suçsuz ya da haklı bulmak da değildir. Affettiğimiz kişinin bunu bilmesine bile gerek yoktur. Bu süreç, tamamen kendi içimizde gerçekleşen olumsuz duygulardan kurtulma sürecidir.
Burada affetmek için iki teknikten bahsedeceğiz.
Mektup yazma: Bu çalışmada kızdığımız kişiye göndermeyeceğimiz bir mektup yazacağız. Yaşadığımız olayları, nelere kırıldığımızı, neler beklediğimizi detaylarla yazacağız mektubun ilk kısmında. İkinci kısmında ise, duygulara odaklanıp neler hissettiğimizi yazacağız deataylarıyla. O kişiyi düşündüğümüzde ya da gördüğümüzde kızıyor muyuz, üzülüyor muyuz, nefret mi ediyoruz, midemize kramplar mı giriyor tam olarak ne hissediyoruz? Son bölümde ise yaşanan olaylardan neler öğrendiğimizi, olumsuz duyguları daha fazla taşımak istemediğimizi ve bu duygulardan arınmak için o kişiyi affettiğimizi yazıyoruz. O kişiden ve onun bize hissettirdiği olumsuz duygulardan özgürleştiğimizi anlatıyoruz mektubumuzun son kısmında ve tabi aklımızdan başka ne geçiyorsa. Yazımız bittiğinde bir kere daha okuyoruz tüm yazdıklarımızı. Artık yazıyla ne yapmak isterseniz özgürsünüz. İsterseniz yakıp küllerini sağa sola savurursunuz, ister ufacık ufacık keserek bir nehirin sularına karıştırırsınız. İster dünyanın öbür ucuna postalarsınız mektubu hiç bilmediğiniz bir adrese, ister sahilde kumların içine gömersiniz.
Yüzleşme: Sessiz ve güvende olduğunuzu hissettiğiniz bir ortamda en rahat ettiğiniz şekilde oturun derin nefesler alarak gevşeyin. Rahatlamanın her nefesinizle ayak ucundan yukarıya saç tellerinize kadar yayılmasına izin verin. Rahatladığınızı ve gevşediğinizi hissettiğinizde affedeceğiniz kişiyle karşılıklı oturduğunuzu hayal edin. Ancak güçlülerin affedebildiğini hatırlayın ve gücünüzün farkına varın. Mektup tekniğindeki gibi yaşadıklarınızı ve neler hissettiğinizi, bunlara nelerin sebep olduğunu istediğiniz gibi anlatın. En son olarak onu affettiğinizi, ondan ve onun hissettirdiği tüm olumsuz duygulardan kurtulduğunuzu ve artık her ikinizin de özgür olduğunu söyleyin ona. İyi dileklerde bulunun ve görüntünün giderek küçülmesine ve kaybolmasına izin verin.
Affetmek özgürlüktür...
Emrah Peker
|
7 Ağustos 2012 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Farkındalığınızı Artıracak 5 Kişisel Gelişim Kitabı Bir Ömür Nasıl Yaşanır? – İlber Ortaylı “Kendimi geliştirmek istiyoru...
-
Aşksız kalma. Aşk varsa herşey daha kolaylaşır… 1) Sevinçlerini ve aşkı sakın erteleme. 2) İyi aşk 2 şeye bağlıdır: Doğru insanı bulmak, ...
-
Hristiyan değilim ne de musevi, ne müslüman ne de hindu, Budist, sufi ne de zen. Hiç bir dine ait değilim. Hiçbir din ya da kültür düzeni...
-
Bırakmanın vakti gelmedi mi… Bilim Teknik Dergisi’nin psikoloji bölümünde “Bırakın gitsin” başlıklı bir yazıyla karşılaştım. Yazıda d...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder