2 Ocak 2014 Perşembe

Kalbinin sırlarını çözmek için sabır göster ve tıpkı kilitli odalar gibi, sana tümüyle yabancı bir dilde yazılmış kitaplar gibi, soruların kendisini sevmeye çalış. Asıl sorun her şeyi yaşayabilmek. Şimdi soruları yaşama zamanı.
Rainer Maria Rilke
Kendini iyi hissetmeyi herkes ister. Doğal olarak, bize keyif veren etkinliklerin büyüsüne kapılır, üzüntü kaynağı olanlardan uzak dururuz. Bazıları için bu, her türden gelişkin stratejiyi ve ertelenmiş hazzı içerir. Diğerleri içinse bu duygu, dışarı çıkıp sevdiğiniz şeyleri yapmak kadar basittir.
Tüm insanlar karmaşık bir yapıya sahiptir ve her bir insan tektir, kendine özgüdür. Doğal olarak hazzı yakalamanın da sayısız yolu vardır. Geçmişimiz ve yaşam koşullarımız çoğu zaman önümüze ciddi engeller çıkarır. Bu engellerin üstesinden gelineceğini düşünsek bile, pek çoğumuz çok derinlerde de olsa ne oranda zevk edinebilme iznimiz olduğuna ilişkin yerleşik birtakım inançlara sahibiz.
Mutluluk arayışında insanları birleştiren nokta, mutluluğun deneyimin sonucunda ortaya çıktığı görüşüdür. Cinsel yaşam, para, güç, sevgi; tüm bunlar olağanüstü tetikleyiciler olarak görülür. Bununla birlikte, mantıklı düşünen insanlar, bireyin iç dünyası tarafından beslenip korunmadığı takdirde, bu tetikleyicilerin hiçbirinin, kalıcı zevk getiremeyeceğinin farkındadır.
İç huzuru ararken sayısız saatler ve milyarlar tutarında para harcıyoruz. Kitaba, tedaviye, dinlenceye, yoga ve meditasyon gibi yöntemlere yatırım yapıyoruz. Daha iyi ve mutlu insanlar olursak, gerçek yaşam deneyimimizin de canlanacağı umudunu taşıyoruz.
Bu yaklaşım çoğu zaman başarıyla sonuçlanıyor. Yaşamla daha kolay başa çıkıp olayları soğukkanlılıkla karşılayabiliyoruz. Ama yaşam yine de herkes için zor ve bu uzun yolculukta acılar sık sık yolumuzu kesiyor. Hiçbir içsel çalışma bizi çok sevdiğimiz birinin ölümüne hazırlayamaz. Daha doğrusu, çoğu kişi zaten hazırlamamalıdır diyecektir. Savlarına göre, yaşama sıkı sıkıya bağlanmanın yolu, başımıza ne gelirse gelsin kabullenmek ve buna derin ve gerçekçi bir tepki vermekten geçiyor.
Bu görüşe katılıyorum ancak bu hikayenin yalnızca bir yarısı. Bu kitapta hikayenin diğer yarısını sizlere aktarmaya çalışacağım.
Sonsuz ve her an sahip olunan bir mutluluğun var olduğunu hayal edin. Bu mutluluğun karşılıksız ve koşulsuz olduğunu hayal edin. Her tür deneyimin temelinde onun olduğunu ve yaşamdaki en üzücü olayların bile onun gücünü veya varlığını sarsamayacağını hayal edin.
Ben böyle bir mutluluğun var olduğunu biliyorum. Biliyorum, çünkü onu yaşıyorum ve sizin de yaşayabileceğinize inanıyorum.
Dahası, yaşamınızı bu mutluluğun ışığında sürdürmek için benim gibi olmanız ya da başkalarına benzemeniz gerekmiyor. Tanrı inancına veya başka bir inanışa sahip olmak zorunda da değilsiniz. İster çekingen, ister girişken, Hristiyan ya da ateist, devrimci ya da muhafazakar, ne olursanız olun bu mutluluk size ait.
"Öyleyse nerede bu mutluluk?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Yanıt çok basit. Sözünü ettiğim mutluluk, herkesin içinde her zaman var olan ama nadiren seçilen bir mutluluk. Onu seçmek için iki soru sormanız yeterli. Bu soruları büyük bir sabır ve istekle sormak zorundayız. Bu soruları somutlaştırmak ve hayata geçirmek zorundayız.
Bu kitapta kısaca bu soruları tanımlamaya, açmaya ve bunları içselleştirmeniz için gereken her şeyi size sağlamaya çalıştım. Kitabı sonuna kadar okuyup soruları hayata geçirmeye başlarsanız, ölümsüz ve bir o kadar da tarifsiz bir mutluluğu tatmış olacaksınız.
Kitap, yazmaya nasıl karar verdiğimi açıklayan ve konunun çerçevesini çizen"Hizmet Koşulları" başlıklı kısa bir tanıtma turuyla başlıyor. "Temel Mutluluk"başlıklı ikinci bölüm soruları ortaya koyup, onları tanımlıyor ve nasıl uygulamaya geçirileceğini gösteriyor. Bu bölüm temel bir geçiş niteliği taşıdığından ayrıntılara ve karmaşık noktalara değinmiyor. "İleri Mutluluk"başlıklı üçüncü bölümde eksik kalan bu parçalar tamamlanıyor. "Mutluluğun Ötesi" başlıklı dördüncü bölümde ise soruları hayata geçirmenin bakış açımızı nasıl kökten değiştirebileceği anlatılıyor.
Kitaba yaklaşımınız okuma sürecinizi de doğrudan etkileyecektir. Şu noktaya kadar içinizde bir merak uyandıysa baştan sona kadar okuyabilirsiniz. Sabırsızlanıyor ve mutluluğu hemen yakalamak istiyorsanız doğrudan "Tanımlayıcı An" başlıklı bölüme atlayın. Oldukça temkinli yaklaşıyor ve devam edip etmemekten bile şüphe ediyorsanız ilk olarak, en yaygın ayrılıkçı fikirlerin yer aldığı "Fikir Ayrılığı" başlıklı bölüme bir göz atın. Hayatınızın herhangi bir anında umutsuzluğa düşüyor ve yaşam koşullarınızın mutluluğa engel olduğundan şüphe ediyorsanız, hemen "Saplanma" başlıklı bölümü açın. Bu bölümde, herkesin karşılaştığı bazı engelleri açıkladığımızı ve bunlarla başa çıkma yolları sunduğumuzu göreceksiniz.
Her ne şekilde olursa olsun bu engelleri aşabileceğinizi umuyorum. Eğer öyleyse, mutluluğu bulmak, size benim kadar pahalıya mal olup yaşamınızda büyük yaralar açmayacak demektir.
Son olarak bu kitaptaki hiçbir şeyin bana ait olmadığını söylemeliyim. Mutluluk da, tıpkı mutluluğa davet gibi varlığın kaynağındaki büyük gizemin bir ürünüdür. Her şeyi o kaynağa borçluyum, onda kendimi buluyor ve bir gün sizinle orada buluşacağımızı umuyorum.
( Koşulsuz Mutluluk - Howard Raphael Cushnir )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Farkındalığınızı Artıracak 5 Kişisel Gelişim Kitabı Bir Ömür Nasıl Yaşanır? – İlber Ortaylı “Kendimi geliştirmek istiyoru...