12 Eylül 2012 Çarşamba



Sadece " Gerçek" Anlamlı Kılar Yaşananları...Onun Dışında...Boş Herşey Boş...

İki sene kadar önceydi…
Bir sabah uzun,upuzun bir maille güne başladım…
Lise biteli 20 sene olmuştu, ben Meriç’Ie öyle uzun uzun konuşmayalı da  bir o kadar neredeyse…
Karşılaşmıştık, sarılmıştık, özden kaybetmediğimiz samimiyetimizin önüne anlık kimliklerimiz ucundan girmiş olsa da hemen ardına geçip öyle sarmalayıp ayrılmıştık… Ama uzun uzun hiç konuşamamıştık…
O sabah maili okudum, sonra bir daha okudum, sonra bir daha peşinden…
Ne oldu da yazdı acaba dedim… Yazdıklarının hepsinin arkasından…
Uzunca cevap verip  ‘’yazdıklarını duydum’’ demek istedim…Sonra durdum… Muhtemelen duyanı çok vardı; konuştuğu, tartıştığı, cevap aldığı, cevap verdiği… O kadar dosttu ki hep… 20 yılda eskileri tatlandırırken yenileri de adlandırmıştır dedim… Ama o yirmi yıl sonra telefon acıp konuşmak yerine yazmayı seçtiyse yazdığı kal dedim… Kendimce öyle karar verdim…
Kısacık bir cevap verdim;’’ Burdayım. Hep burdayım…’’
Sonraki günlerde O yazdı, ben okudum…
Sonra bir gün ‘’buluşalım artık’’ dedi…
Geçen sene öylece ve apansız birden tekrar giriverdi hayatıma…
Uzun uzun sohbetlerde hayranlıkla dinledim onu;
Güzelliğini, kendine ve bedenine gösterdiği ilgiyi, yediği, içtiği ve sporuyla kendisine gösterdiği özeni,
İşini, yaptığı işten aşkla keyif alırken her yenı adımında heyecanını,yanında ve beraber çalıştığı herşeyi ve herkesi sahiplenişini,
Hayata bakışını, insanları sevişini, sevmeyi değil ama hoşlanmayı beceremediği insanlara gösterdiği sevgi ve saygı dolu mesafeyi,
Ailesine bağlılığını, özenini, onları anlatırken sevgiden gözlerinin dolmasını,
Evinin her yerinin onu nasıl sarıp sarmaladığını, evde olan her eşyasına o anda aşkla bağlanışını ama asla hiç bir eşyaya bağımlılık yaratmamasını….
Aşktan bahsederken…. Gözlerinin dolmasını…
Herşeyi…
………………….
Bugün bilgisayarımı açtığımda onun güzel gözleriyle facebook da paylaşılan bir haberde karşılaşınca donana kadar…. Bir sonraki kahve saatimizi bekliyordum…
……….
Meriç dün, 10 Temmuz 2012 de, evinde ölü bulundu…
Muhteşem bir güzellik, muhteşem bir zeka…. Ama …Muhteşemliğinin farkında Muazzam bir ruh 10 Temmuz 2012 de dünyadan ayrıldı…
…………………
Kalbimde kocaman bir minnet, gönlümde kocaman bir sevgi, dilimde söylenmemiş hiç bir şey yokken O’na… Sadece yaşanmamışlar varken belki dahasında…. Meriç dün evinde ölü bulundu….
……………..
Kafamda yüzlerce soru…
-Hepimiz bir gün öleceğimizi bilirken bu haklı haksız savaşı neden?
-Andan başka ne var elimizde?
-Ertelemek nereye kadar?
-Kime ne kadar söylenmemiş sözümüz var?
-Yaşayacağımız günlerin hesabından her gün ve her saniye yerken ve hesabı kontrol etme şansımız yokken bu saçmalıklara yapılan bonkörlük ne?
-Sevginin ötesinde ne var ki elimizde, sevmeyip de ne yapacağız, korkunç, sevgisiz, kavgacı, nefret dolu, öfkeli insanlara dönüşmenin ne faydasını gördük, ruhumuzun en kökünü, en derinindeki sevgiyi oturduğumuz masaya koymayacaksak ne demeye oturuyoruz o masaya, ya da ne işimiz var bu dünyada?
-Kimi kandırıyoruz?
-Kime söylüyoruz yalanlarımızı?
-Neye koyuyoruz önceliğimizi?
-Neyi paylaşamıyoruz, neyi kınıyoruz, neyi beğenmiyoruz…? Nedir derdimiz??
-Mutlu mutlu yaşamak, sarılmak, özen göstermek, gösterilmeye izin vermek varken ne yapıyoruz yahu???
…………
Ölüme kızgın değilim…
Doğduğumuz anda süresi belirsiz bir zamanda yaşamımızın sona ereceğini bilerek yaşıyoruz hepimiz…
Şu an…
Ölen sevdiklerime de değil kızgınlığım…
Seçtikleri zamana saygıda duruyorum derin özlemimde..
Yaşayan sevdiklerime kızgınım ama sanırım biraz ……
Kendilerini yaşamadıkları her saniye belki de…
Yaşarken özden değil, sözden masada yer tuttukları için bazen belki de…
Duruyorum…Nefes alıyorum…. Sonra özün üstüne sinmiş her türlü acıdan gelen pisliklere takılıyor sonra gözüm kendimde, en sevdiklerimde… Onlara takılıp kalıp kararlar verdiğimiz her ana dönüyorum peşinden… Duruyorum…. Ve bir derin nefes daha alıyorum …..
………………………..
Meriç’im…
Yolun hep aydınlık oldu senin…
Yine öyledir eminim…
Ölünce kalbinin feneri ışığın olur derler…
O kadar aydınlıktı ki sevgiyle büyümüş, özenle beslenmiş ,saygıyla süslenmiş kalbin….
Mekanın bilirim ki istediğin yerdir…
Ben sadece sözümü tekrarlayabilirim olduğum yerden;
Yaşadığım her anı olabildiğimce saygı, sevgi, aşk, samimiyet, şeffaflık,dürüstlük, verimlilik, özen ve keyifle dolduracağım…
Ve ne zamansa zamanı…. Perdenin ardına geçtiğimizde hepimizin ordalığını hatırlayacağım…
……………………………..
Seni Seviyorum Canım…
Banu Kalaycı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Farkındalığınızı Artıracak 5 Kişisel Gelişim Kitabı Bir Ömür Nasıl Yaşanır? – İlber Ortaylı “Kendimi geliştirmek istiyoru...