27 Haziran 2012 Çarşamba


‎4 ANLAŞMA TOLTEK BİLGELİK KİTABI… DON MİGUEL RUİZ..



1. ANLAŞMA: SÖZ BÜYÜDÜR/ ANLAŞMALARI BOZMAK
Kullandığınız sözcüklerde kusursuz olun, ağzınızdan çıkan en küçük bir kelimeye dahi dikkat edin. Kendinizle, diğerleriyle ilgili yargılarınızda dikkatli olun. O sizin gerçekliğiniz olacaktır
Söz büyüdür, sözlerle size büyü yapan insanlara karşı dikkatli olun. Size verdikleri sıfatlarla, yargılamalarla, onay ya da onaylamamalarla sizi zehirlemelerine veya değiştirmelerine izin vermeyin. Günah, kendini reddedişle başlar, dinin verdiği yargılarla değil… Özü reddediş, en ölümcül günahtır.
Annesinin başı ağrıdığı için ” kes şu çirkin sesini!” denilen bir çocuğu düşünün. Annesi tarafından bu çocuk, sözle büyülenmiş ve uzun yıllar sesinin çirkin olduğunu düşünüp şarkı söylememiştir. Ama asıl olan nokta şudur: ANLAŞMAYA KATILMAK. ANLAŞMA İMZALAMAK. Bu kız, annesinin ona yaptığı büyü ile anlaşma yapmıştır. Kendini, onun dediği gibi çirkin sesli hissetmiştir, akmaktan ve haz almaktan alıkoymuştur. Öyleyse ilk adım, bize yapılan büyüleri ve bilmeden katıldığımız tüm anlaşmaları bozmaktır.

2. ANLAŞMA: HİÇ BİR ŞEYİ KİŞİSEL ALMAMAK
Size söylenen sözleri, yapılan davranışları kişisel almayın. “senin bu davranışın beni incitti” diyen birini düşünün. Onu siz incitmediniz. Söylediğiniz sözler ondaki bir yaraya bastığı için incindi. Ve size kızdıklarında, nefret ettiklerinde, aslında kendilerinden korktuklarını ve asıl kendilerine kızıp, öfkelendiklerini bilmelisiniz.
İnsanların sözlerini kişisel algılarsanız, hep haklı çıkmak, onaylanmak, sevilmek istersiniz. Bunu bulamadığınızda ise incinir, yara alır dolayısıyla saldırırsınız. Oysaki kendi hayatınızdaki aktör, sadece siz olmalısınız. Korkusuz yaşadığımızda, incinmeye ihtimal yoktur. Aptal durumuna düşmekten ve eleştirilmekten korkmadan sevdiğinizi haykırın.
3. ANLAŞMA: VARSAYIMDA BULUNMAYIN
Olmuş ve olacaklar hakkında varsayımlarda bulunmak, yaşamayı engeller ve enerjiyi tüketir. Bu durum en çok belirsizlikler karşısında yaşanır. Varsayım, her şeyi kişisel algılamak, dünyanın merkezine kendimizi oturtmak ve kişisel önemi abartmak sonucu oluşur.
Örneğin sevdiğiniz kişi (anneniz, sevgiliniz) sizi aramadı. Burada tetiklenen varsayımlar, “benden sıkıldı, kurtulmak istiyor, bana kızgın” diye başlar ve “ben değersizim” e kadar uzanan bir sürü varsayım silsilesi ile kendimize yeni zehirli anlaşmalar yapmamıza neden olur. Oysa yukarıdaki durumda bir sürü başka varsayım da mümkündür: “düşünmek istiyor, zaman istiyor, böylesi en iyisi, yalnız kalmaya ihtiyacı vardır, benim dışımda bir sorunu vardır, bana kıymet vermiyorsa kendi bilir, canı isterse” … Yine de en iyisi hiç varsayımda bulunmamaktır. Çünkü evrenin merkezi biz değiliz.
İnsan, her olumsuz algıladığı durumda, geçmiş hatalarını kendine hatırlatarak yeniden yeniden ceza çeker ve kendini suçlar.
4. ANLAŞMA: YAPABİLDİĞİNİN EN İYİSİNİ YAPMAK
Her koşul altında en iyisini yapmak, bizi suçluluk duygusundan kurtarır, kendinize saygı duymanızı sağlar ve bu enerjiyi bulamıyorsak da hiç yapmamak en iyisidir. İşin büyüğü küçüğü olmaz. Yemek pişirirken de, makale yazarken de, tuvalet temizlerken de ve severken de, bir işi olabildiğince kusursuz ve kendimizce “en iyisi” yapmak, kendi üzerimizdeki kara büyüleri etkisiz hale getirir.
Ama ödül beklemek ve görev olduğu için değil, her işi hayatımızın son edinimiymiş gibi dikkatli ve erinç içinde yapmak esastır. Kötü, rutin ve boş iş yoktur. Hepsi kusursuzluğa bizi götürecek adımlardır. Eğer zaten yapmak zorundaysak, bunu zevkli bir oyun haline getirmek en güzeli olmalı. Ve bunu yaparken risk almak, ritüele dönüşmesine, otomatikleşmesine izin vermemek gerekir.
SONUÇ:
Aktif bir teslimiyet, doğru yaşamak için temel şarttır. Herşeyin bize akmasını bekleyemeyiz. Ama gidenler için üzülmez, gelenler için de kaygılanmayız. Evet demek istediğinizde “evet” deyin. Hayır demek istediğinizde “hayır” deyin. Bu dünyaya sevmek ve sevilmek için geldik. SADECE OLUN, RİSK ALIN VE HAZ DUYUN. 4 Anlaşmanın yolu budur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Farkındalığınızı Artıracak 5 Kişisel Gelişim Kitabı Bir Ömür Nasıl Yaşanır? – İlber Ortaylı “Kendimi geliştirmek istiyoru...