26 Haziran 2014 Perşembe

Önemli Bir Hayat Yaşamayı Seçin…

Önemli olan, ne satın aldığınız değil, ne inşa ettiğinizdir.
Önemli olan, ne aldığınız değil, ne verdiğinizdir.
Önemli olan, başarınız değil, taşıdığınız anlamdır.
Önemli olan, öğrendikleriniz değil öğrettiklerinizdir.
Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, fedakarlık, merhamet ve cesaretle attığınız her adımla başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır.
Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir.
Önemli olan kaç kişi tanıdığınız değil, siz gitttiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır.
Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır.
Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır.
Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz.
Önemli olan, koşullar değil seçimlerinizdir.
ÖNEMLİ BİR HAYAT YAŞAMAYI SEÇİN.

Mıchel Josephson

12 Haziran 2014 Perşembe

Aşk’la yaşa ki, Hayat AŞK OLsun…
Kaçırma gözlerini hayattan. Hep hayatın içinde olsun bakışların. Hep kendi içinde. Baktığın kadar varsın bu hayatta. Hatta sadece bakmakla da yetinme. Görmen de lazım. Görüp de bilmen, bilip de sevmen lazım. Hayatı kendi içinde, kendini hayatın içinde. Bir nefeslik molaları çok görme kendine. Arada bir karanlıkta kalsa da bir yanın…, sakın pes etme..! Çekil kendi kabuğuna bir süre. Sadece içine bak. Kendi aydınlığın senin içinde. Ara ve bul..!
İçine bak! Özünü farket!…
Sen bir mucizesin ….
Aşk’la yaşa ki, Hayat AŞK OLsun…

Paulo COELHO

6 Haziran 2014 Cuma


Küçük Bir Gezegende Nasıl Büyük Yaşamalı?

1. Açık olun. Her şeye açık olun. Her ne vuku bulursa , ona açık olun.
2. Bir şeylere tutunmaya çalışmayın. Bırakın giden gitsin , gelen gelsin.
3. Kalbinizde kalın. Her ne olursa olsun gerçek hislerinize sadık kalın.
4. Hayatımızdaki insanlar değişecek. Bunun olmasına izin verin ve sürece güvenin. Amaçlarına hizmet etmiş ve artık derinleşip gelişmeyen ilişkilere tutunmak zorunda değiliz.
5. Evinizi , yaşadığınız yeri değiştirmekten korkmayın . Eğer hislerimize karşı gerçekten açıksak , doğru yerlere yönlendirileceğiz.
6. Yapmakta olduğunuz ya da eğitimini aldığınız işlere saplanıp kalmayın. Kendinize gerçekten ne yapmak istediğinizi sorun. Sizi hangi iş gerçekten mutlu ederdi ?
7. Hayatta sevinci arayın. Her ne pahasına olursa olsun. Sizi mutlu eden şeyi bulun ve onu yapın. Her gün. Her zaman.
8. Düzenli bir biçimde kendinize sessiz kalacağınız bir zaman ayırın ve DİNLEMEYİ öğrenin. Hislerinizi dinleyin , sizi neyin mutlu ettiğine kulak verin , sezginizin size söylemeye çalıştığı şeyi dinleyin.
9. SEVMEYE cüret edin! Her nerede bulunuyorsanız bulunun , kiminle birlikte bulunuyorsanız bulunun , her ne yapıyor olursanız olun sevecen bir varlık olun. Kalbinizi açın ve onu açık tutun. Bu sahip olduğumuz en büyük korumadır.
10. Mümkün olduğunca çok yükümlülüğünüzü tamamlayıp bitirin. Buna dünyevi yükümlülükler , ailevi yükümlülükler , mali yükümlülükler , spiritüel yükümlülükler dahildir. Bitirdiğimiz her yükümlülük bizi özgürleştirir.
11. Kişisel olarak artık gereksinim duymadığınız her şeyi bırakın ya da başkasına verin. Dolaplarınızı , kitaplarınızı , malınızı – mülkünüzü , ilişkilerinizi , taahhütlerinizi , sorumluluklarınızı gözden geçirin ve Öz Benliğiniz ile uyum içinde olmayan her şeyden kurtulun. Bunu ölçüp tartmanın bir yolu da , bir şeyin size bir hafiflik ve sevinç mi , yoksa sıkıntılı bir ağırlık mı verdiğini hissetmektir. Bırakmak harika bir duygu verir ve Yeninin yaşamınıza girebilmesi için boşluk yaratır.
12. Dürüst olun. Kastettiğiniz şeyi söyleyin ve söylediğiniz şeyi kastedin.
13. Birbirinize saygı gösterin. Hepimiz muhteşem kozmik varlıklarız. Her birimiz. Sadece , bazılarımız muhteşem kozmik varlıklarımızı çok iyi tebdili – kıyafetlerle gizliyoruz. Kendimize ve birbirimize dürüstlük , saygı ve sevgi ile davranalım. Bu yapabileceğimiz en kökten dönüşüm geçiren şeylerden biridir.
14. Kendimizi tümüyle sevip kabullenmemizin zamanı gelmiştir. Gelin , tüm kendimizden kuşkularımızı , öz saygısından yoksunluğumuzu , kendimizi aşağılayıp yargılamalarımızı bir kerede ve tümüyle bırakalım. İyi , cesur , sevecen nazik ve akıllı varlıklar oluşumuza saygı gösterelim.
15. Güçlü olmaktan korkmayın : Hepimiz güçlüyüz. Hepimiz müthiş yeteneklere sahip son derece muktedir varlıklarız. Hepimizin içinde derin sevgi ve iyilik hazineleri var. Artık gücümüzden korkmamız gerekmiyor. Güçlü olmamız gerekiyor. Açık , berrak olmamız gerekiyor. Ve kendimize ve yeteneklerimize güvenmemiz gerekiyor.
16. Bilinmeyene atlamaktan korkmayın. Orada ne bulunduğu konusunda bir ipucuna sahip olmamamıza rağmen. Doğru , yeni bir yere ulaşmamızın tek yolu , önümüzde ne bulunduğunu göremediğimizde bile , ilerlemeye devam etmektir.
17. Bağışlama özgürlüğün anahtarıdır. Biraz zaman ayırıp , hayatınızdan geçmiş herkesi bağışlayın. Tüm geçmiş deneyimlerinizi bağışlayın. Kendinizi bağışlayın. Hepsini kendi benzersiz yolculuğunuzun , size tam da gelişmek , dönüşüm geçirmek ve özgürleşmek için ihtiyacınız olan şeyi veren bir parçası olarak görün.
18. Her şey için şükran duyun. Kimseniz o olduğunuz için şükran duyun. Yaşamınızın tüm unsurları için şükran duyun. Tüm deneyimleriniz , ilişkileriniz , çevrenizdeki her türlü güzellik için şükran duyun. Karşılaştığınız her iyi davranış , yaşadığınız her sevgi anı , her türlü beslenişiniz için , doğanın verdiği ilham için şükran duyun. Her an , en karanlık anlarımızda bile şükran duyacak o kadar çok şeye sahibiz ki.
19. Her nerede yapabiliyorsanız , orada güzellik yaratın. Her Sevgi ifadesi gibi , güzel olan her şey tüm gezegenin rezonansını yükseltir.
(SOLARA)

4 Haziran 2014 Çarşamba


 

Olumsuz duygularla uzlaşmanın en etkili yolu: Kabullenmek


 

Yaşamda olumlu duygular kadar olumsuz duyguların da tecrübe edildiği ve edileceği pek çok olay vardır.
Korku, suçluluk, tedirginlik… Bu duyguların hiç yaşanmamasını istemek değil, bunların varlığını kabul edip, bu duygularla uzlaşmak gerekir.
olumsuz duygular
Bu duyguların yaşanmasından kendimizi korumak için bazı davranışlarımızı kısıtlıyor, bazı adımları atmaktan çekiniyor ve her zaman güvenli alanımızda kalmaya çalışıyor olabiliriz. Bu durum dolu dolu ve tatmin edici bir yaşamı engelleyebilir.
Nasıl düşünmek işimize yarar?
Bu duyguların varlığını kabul edip, onlarla yaşamayı öğrenmek için;
‘‘Korkmam normal, çünkü bu benim için yabancı bir durum…’’‘‘Suçluluk hissedebilirim, o zaman şartlar onu gerektiriyor olmalıydı ki o kararı almışım…’’

‘‘Tedirginim. Her deneyim, her yenilik tedirginlik uyandırabilir. Deneyip göreceğim…’’
Şeklinde düşünüp bu duygularla uzlaşabilirsek, bu duygular, davranışlarımızı ve seçimlerimizi engellemez ya da yönlendirmezler.
Romina Kuyumcuoğlu

Uplifers ile keyifli yaşam önerileri – II


sağlıklı yaşam
Hızlı yediğimiz, hızlı gezdiğimiz, hızlı alışveriş yaptığımız ve bir sonraki işe yetişmeye odaklandığımız bir çağda yaşıyoruz. Gün içinde aldığımız sağlıksız besinler, stres, hareketsizlik gibi etmenlerle farkında olmadan zarar verdiğimiz vücudumuzu yenilemek ve sağlıklı tutmak, yaşam tarzınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklikle mümkün.
Uplifers olarak, fazla zamanınızı almayacak, daha sağlıklı ve zinde bir vücuda kavuşmanıza yardımcı olabilecek önerilerimizi sizler için derledik. İşte daha sağlıklı bir yaşam için hayatınızdan eksik etmemeniz gereken 10 altın kural:
1. Su, su ve su
su
Vücudunuzun yenilenmesi için en ihtiyacınız olan şey sudur. Su içmek,  hücrelerinizdeki yakılmış olan besinlerin artıklarının vücudunuzdan atılması için yapmanız gereken en basit ve en önemli şeydir. Gün boyunca suyunuzu yanınızdan ayırmamanız ve özellikle yaz aylarında mineralli sular tüketmeniz sağlığınız için büyük önem taşır.
2.  Geceleri en az 7-8 saat uyuyun
wake up
Vücudumuzun yenilenmesinin büyük bir kısmı uyku sırasında olur. Ne kadar az uyursanız vücudunuz o kadar az yenilenir. Vücudunuzda yenilenme olmadıkça kendinizi daha kötü hissedersiniz. Bu nedenle programınızı günde 7-8 saat uyuyabilecek şekilde düzenleyin.
3.  Multivitamin alın
Caffe Nero_Meyveli müsli
Her gün yüksek kalitedeki vitaminleri alabileceğiniz meyve ve sebzeler tüketin. Bunun yanında balık yağı ve vitamin takviyeleri de meyve ve sebzelerin yanında ekstra vitamin sağlar.
Caffè Nero’nun sizler için hazırladığı, yüzde yüz doğal meyve salataları ve meyve musli yoğurtları; vitamin ihtiyacınızı karşılamasının yanı sıra çok lezzetli, serinletici, üstelik %99 yağsızdır. Tüm Caffè Nero şubelerinden meyve salataları ve meyve musli yoğurtlara ulaşabilir, günlük vitamin ihtiyacınızı lezzetli bir şekilde karşılayabilirsiniz.
4. Ne durumda olursanız olun düzenli olarak hareket edin
Hareket edin
Ağırlık kaldırın, koşun, dans edin… İş çıkışı kendinizi yorgun hissetseniz de, internette ya da televizyon karşısında vakit harcamak yerine, bu sürenin bir kısmını hareket ederek geçirmeye çalışın. Apartmanın merdivenlerini inip çıkmak, su şişesiyle kol ve karın egzersizleri yapmak ya da müzik açıp amaçsızca dans etmek… Seçim sizin.
5. Kendinizi zorlayın
kendinizi zorlayın
Sizi zorlamayan şeyin hayatınızda değişiklik yaratabilecek kadar gücü yoktur.  Ayrıca, 2 hafta önce kaldıramadığınız ağırlığı bugün kaldırabiliyor olmanızın verdiği hazzı başka hiçbir şeyden alamazsınız.
6. Vücudunuzu sevdiğiniz için spor yapın, nefret ettiğiniz için değil
vücudunuzu sevin
Sporu, zayıflamak için kendinize eziyet ettiğiniz bir aktivite olmaktan çıkarıp bir yaşam tarzı haline getirin.
7.  Ağırlık çalışın
ağırlık çalışın
Egzersiz programınızda ağırlık çalışmak yoksa şimdi eklemenin tam zamanı. Kaslı görünmek istemiyorsanız, programınızı bir uzman eşliğinde yeniden düzenleyin ve vücudunuzun kas oranını yeterli miktarda arttırarak formda görünmenin keyfini çıkarın.
8.  Sık öğünler halinde, sağlıklı yiyeceklerle beslenin
Caffe Nero_Tavuk Masala & Hindi Baget (1)
Vücudunuza ne kadar sağlıklı besinler alırsanız, kendinizi o kadar mutlu hissedersiniz. Sağlıklı beslenmek az yemek değildir. Aksine, küçük öğünlerle sık sık yemeye çalışın. Metabolizmanızı yanmakta olan bir ateş gibi düşünün. Bu ateşe kocaman bir odunu bütün halde atarsanız, alevi arttırmadan yanar ve kül olur. Ancak, sık aralıklarla atacağınız küçük çıra parçalarıyla, alevi daima canlı tutabilirsiniz. Metabolizmanız da aynen bu mantıkla çalışır. Gün boyunca küçük öğünlerle sık beslenmeniz, kalori yakımınızı hızlandıracaktır.
Caffè Nero’da özel hazırlanmış sandviçler ve bagetler, sabah kahvaltıları ya da ara öğünleriniz için iyi bir seçenek olabilir. Caffè Nero’nun sağlıklı seçenekler sunmak ve farklı beslenme ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlamış olduğu bagetlerde genetiği değiştirilmiş ürünler, hidrojene yağlar, yapay renklendiriciler, aromalar ve tatlandırıcılar asla kullanılmıyor. Yolda yürürken ya da iş çıkışında, karnınızın acıkmaya başladığını hissettiğiniz anlarda, en yakınınızdaki Caffè Nero şubesinden hem besleyici hem doyurucu bir baget alarak, bir dahaki öğüne kadar açlığınızı bastırabilirsiniz.

9. Fitness ve beslenme konularında performansınıza odaklanın
performansınıza odaklanın
Gelişiminizi yalnızca baskül üstünde görünen yazılar ya da aldığınız kalorilerin miktarı üzerinden değerlendirmek doğru değildir. Bunun yerine sağlıklı beslenerek ve spor konusunda performansınızı her gün bir öncekinden daha iyi hale getirerek kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
10. Kendinize inanın ve iyi yaşayın
Kendinize inanın
Umuyoruz ki sizin için önermiş olduğumuz maddeleri dikkate alır ve yaşamınızın en azından küçük bir kısmını değerlendirmek için harekete geçersiniz. Vücudunuzu değiştirmek elbise değiştirmek gibi kolay bir iş değildir. Dünyaya bir kez gelirsiniz ve vücudunuz, hayatınız boyunca üzerinizde taşıyacağınız en değerli giysidir. Ona iyi bakmak, sağlıklı ve zinde tutmak hayatınızda yer alan her şeyden daha önemlidir.

3 Haziran 2014 Salı

Nilüfer DÖNSEN BİLE - Dailymotion video

Nilüfer DÖNSEN BİLE - Dailymotion video

Mindfuck: Kendi kendini sabote edenler kulübü


Şunu yapamazsın, bunu yapmamalıydın, başaramıyorsun, başaramazsan şöyle olur, böyle olur… Hepimiz kendi kendimize yapıyoruz bunu. Sürekli kendimizle konuştuğumuz, ne yapsak susturamadığımız bir iç sesimiz var.
unnamed (1)
“Mindfuck” kitabının yazarı Petra Bock’ın “iç bekçimiz” olarak adlandırdığı bu sesin sahibi, ne yazık ki hiç de bizim tarafımızı tutmuyor ve yaşamak istediğimiz hayatı sabote ediyor.
Almanya’nın ünlü yaşam koçu, “Mindfuck” (Beyni Becermek) isimli kitabında bu sesin nereden geldiğini, neler söylediğini ve onun olumsuz etkilerinden kurtulma yollarını araştırıyor.
unnamedMindfuck, aslında bir sinema-televizyon terimi diyebiliriz. Hani korku filmi izledikten sonra bir süre etkisinden çıkamaz, hafif ürkekleşir ve her zaman odamızda olan ağaç gölgesini bir an için katilin gölgesi gibi algılama eğilimine gireriz ya, İşte “mindfuck” terimi de, gerçekte olmayan bir şeyin etkisinde kalarak gerçeği deforme etmemiz, yanlış yorumlamamız gibi bir  durumu ifade ediyor. Etkisinde kaldığımız şey ise bizzat evdeki ses.
Uzman ağzından açıklamak gerekirse, kişiliğimiz iki düzlemden oluşuyor; bunların ilki, içinde gerçek potansiyelimizin uyukladığı biri; diğeri de, bize sürekli ne yapmamız gerektiğini, daha doğrusu ne yapamayacağımızı söyleyen kişi. İkinci kişiliğimizin tuzağına sıklıkla düşüyor ve potansiyelimizi gerçekleştirmediğimiz bir yaşama razı oluyoruz.
Bu iç ses, özünde eğitimimizden gelen bir miras; toplumun veya anne babamızın bizden beklediklerini yapmamızı söylüyor, yapamayacağımızı veya yapmamız gerektiğini düşündükleri işlere bulaşmamamız için bizi “uyarıyor”. Bu vesileyle içten içe istediğimiz hiçbir şeyi gerçekleştirememekle kalmıyor, denemiyoruz; hatta kendimize itiraf bile edemiyoruz.
Mutluluk ve başarımızın önünde herhangi bir engel varsa, tam olarak bu. “Bu, onca insanın yaşamlarında ailelerinden öğrendiklerinden başka bir şey gerçekleştirmekte niçin bu kadar zorlandığını açıklıyor. İnsan yaşamdan anne babasının, akrabalarının veya dostlarının beklediklerinden daha fazlasını veya daha farklısını bekleme hakkı için, önce izin alması gerektiğine inanıyor.” Veya tam tersi oluyor; kökenlerimizle aramıza saplantı halinde sınırlar çekiyor, inatlaşıyoruz. “Sanatçı anne babalarıyla hiçbir ilişkileri olsun istemeyen avukatlar veya öğretmen-doktor olmayı reddetmiş sanatçılar” gibi.
Bir inanışın veya değer yargısının “mindfuck” olduğunu anlamanın en temiz yolu, onun katılık seviyesini değerlendirmek. Eğer bir konuda aşırı tepkiler veriyorsak, muhtemelen kendimize mindfuck uyguluyoruz.
“İç bekçimiz, daha ilk duyduğumuzda çoktan eskimiş olan kanaatler ve tasavvurlarla tıka basa dolu.”
Mindfuck alışkanlığına giden süreç, 6 yaşlarında başlıyor. Kendi kendimizi ilk kez eleştirdiğimiz yaş bu kadar küçük. 7-10 yaş aralığında ise, çevremizde gözlemlediğimiz şeyler doğrultusunda bir takım bağlantılar kurmaya ve “kişisel mantık” denen şeyi geliştirmeye başlıyoruz. Örneğin, anne-babasının sık sık kavga etmesine tanık olan çocuk, kendi minik dünyasında “birbirini seven insanlar sık sık kavga eder” gibi bir mantığa ulaşıyor.
Kendince mantıklı bir çıkarım yapmış olan bu küçük karakter, büyüyünce farkında olmadan gerilimli ilişkiler arıyor veya gerilimli ilişkileri sürdürmeyi olağan karşılıyor. Yani, çoğu kendi deneyimimiz bile olmayan sebep-sonuç ilişkilerini daha çocukluğumuzdan itibaren benimseyerek, bundan kendimize yaşam kuralları çıkarıyoruz. Veya daha da kötüsü, basitçe başkalarının kanaatlerini benimsiyoruz.
Kitapta mindfuck çeşitleri ve yöntemleri gündelik örneklerle, çok güzel anlatılmış.
Kendi kendimizi korkutuyoruz (felaket tarzı mindfuck)
Başkalarının çıkarlarını kendimizden üstün tutuyoruz veya herkesi memnun etmeye çalışıyoruz (kendini inkar tarzı mindfuck – buradan annelerimize selam olsun-)
  • Kendimizi veya başkalarını baskı altına alıyoruz (baskı tarzı mindfuck)
  • Mükemmeliyetçilik veya alışkanlık halinde yakınma gibi kalıplara dökülüyoruz (değer biçme tarzı mindfuck)
  • Katı veya aşılmış kurallara bağlı kalıyoruz (kuralcılık tarzı mindfuck)
  • Kendimize veya başkalarına karşı kronik bir güvensizlikle hareket ediyoruz (güvensizlik tarzı mindfuck)
  • Kendimizi fazla gaza getiriyoruz ve zorladıkça aslında engelliyoruz (aşırı motivasyon tarzı mindfuck).
Dr. Petra Bock anlattıkça, gerçekten de hemen hepsinden biraz kendimize yaptığımızı fark ediyoruz. Okumaya üşenenler için lafı uzatmadan hemen kitaptaki çözüm önerilerine geçiyorum.
“İyi mi kötü mü olacağını, buna iznimiz olup olmadığını düşünmeyip; kendimize şunu sorduğumuz kutsal an: Nasıl olurdu acaba?”
Kitabın son bölümünde mindfuck’la başa çıkma yöntemleri olarak; yüksek sesle “dur” diye bağırarak düşünce akışını kesmek (evet ciddiler, evet denedim ve %100 çalışıyor), bedenine ve nefesine odaklanmak (birdging), “bu sorun aslında kimin sorunu” analizi yapmak (deneyin, çok şaşırabilirsiniz) gibi teknikler var.
Bir de yazarın bizzat kobay olarak katıldığı bir “20 dakikada tenis oynamayı öğrenmek” deneyimi var ki, kişisel favorim ve tavsiyem kesinlikle bu araştırmadan çıkan sonuçlar. Çok basit ve paniğe kapıldığımız her deneyimde uygulanabilecek bir yöntem: Sadece eğlenmeye çalış. İyi oynuyor muyum, birisi seyrediyor mu, doğru yapıyor muyum gibi soruları bırak. Sadece topa (işin özüne) ve eğlenmeye (o an yaşadığın deneyime) odaklan. Deneyime açık oldukça, hatta esas gayemiz deneyimin kendisi oldukça; yavaş yavaş rahatlamayı ve sürecin keyfini çıkarmayı başarıyoruz. Tenis oynamaya çalışırken eğlenmeye başladığımız an, zaten oynamayı da başarmış oluyoruz. Merak ve deneyimden mutluluk duymak… Hepsi bu.
Uzun kişisel gelişim kitabı yazısının kısası: Mindfuck denen kaosa çözüm, yeni deneyimler kazanmak. İyi veya kötü, yeni deneyimler kazanırsak, çoğu zaten miras olan eski düşünce biçimlerimizin yerine yenilerini getirebiliriz. İç sesimiz bizi uyaradursun; hata yapmaktan kesinlikle korkmamalıyız. Hata yapmışsak, bu demektir ki yeni bir deneyimi göze almışız; hala hayattayız. Ve hata yapmaya alıştıkça, başarmak veya başaramamak artık bir mahvolma nedeni olmayacak.
Eğer biraz olsun kendi kendinizi engelleme eğiliminiz olduğundan şüpheleniyorsanız, uzun süredir yeni bir şeyler yaşamıyorsanız veya dönem dönem kendinize çok yükleniyorsanız; Mindfuck’ı okumanızı tavsiye ederim. Çok fazla cümlenin altını çizecekseniz.
Önemli son bir not daha: Eğer kronik güvensizlik ve korku takıntıları gibi sendromları sık sık yaşıyorsanız, kitapta da önerildiği gibi bir kişisel gelişim koçundan değil, uzmanlaşmış doktorlardan yardım almanızda fayda var.

Gökçe Devecioğlu

2 Haziran 2014 Pazartesi

Stresten arınıp incelmek için 7 çözüm

Çok yiyoruz ya da düzensiz besleniyoruz. Bunların başlıca sebebi hiç şüphesiz stres. Bu sürecin içinde bir de kilo vermek istiyorsanız, işe öncelikle stres seviyenizi düşürerek başlamalısınız. Bunun için ise kullanabileceğiniz yöntemler mevcut.
1. Tam tahıllı besinleri tüketin
Tam tahıllı besinlerle B vitamini ve magnezyum ihtiyacınızı karşılarsınız.
2. Sağlıklı yağlar kullanın
Beynimizin %60’ı yağlardan oluşur. Araştırmalar, Omega-3 yağlarının bir çeşit antidepresan görevi gördüğünü ve mutluluk hormonu salgılamaya yardımcı olduğunu belirtiyor. Somon, ceviz ve ayçiçeği faydalı yağlardan birkaçı.
3. Diyet yapmaktan vazgeçin
Diyet yapmayın. Çünkü diyetler, vücudun ihtiyacı olan yağları yasaklar, bu da kişide depresyon, stres, uykusuzluk ve gerginlik yaratır. Kısacası, yağ tüketmeden diyet yapılamaz. Bu nedenle içinde bol bol sebze ile meyvenin ve elbette sağlıklı yağların yer alacağı bir diyet planı uygulamakta fayda var.
4. Uykunuzu alın
Özellikle diyet yapanlar için az uyku çok zararlıdır. Çünkü uykusuzluk vücudun kimyasını bozar ve kişiyi adeta bir karbonhidrat canavarına dönüştürür. 5 saatten az uyuyanlar yaptıkları diyetten asla verim alamazlar.
5. Egzersizlerinizi çeşitlendirin
Her gün aynı sporu yapmak yerine işin içine biraz daha çeşitlilik katarak, hem vücut esnekliğinizi, hem de beyin aktivitelerinizi geliştirin.
6. Derin nefes alın
Stresten arınmanın en etkili yollarından biri yavaş, yumuşak ve derin nefes almaktır. Özellikle gergin anlarda birkaç dakika durun ve belirttiğimiz şekilde nefes alın. Bu sayede kaslarınızı rahatlatacak, zihninizi de kontrol altında tutabileceksiniz.
7. Stresin kaynağını bulun
İki tür stres var: Ciddi (kısa süreli) ve kronik stres. Kronik stres sağlığımızı tehdit eder. Dolayısıyla yaşadığınız stres türünü iyi tanımalı ve ona göre çözüme gitmelisiniz.

Uyku problemi yaşıyor olmanızın 9 muhtemel sebebi


  -

uyku
Yeterli uyku, sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazlarındandır. Atletik performansınız, yeme alışkanlıklarınız, çalışma düzeniniz; yani bedensel ve zihinsel olarak sağlıklı yaşamanız büyük ölçüde uyku kalitenizle orantılıdır. Uykunun miktarından çok kalitesinin önemli olduğunu ve yeterli miktarda uyumamanın vücutta yaratabileceği olumsuz etkileri sizlerle daha önceki yazılarımızda paylaşmıştık. Peki, uykunuz olduğu halde uyuyamamanızın ve uyku düzeninizdeki dengesizliklerin nelerden kaynaklandığını biliyor musunuz?
Uykusuz kalmanın ya da uykudan istenilen verimin elde edilememesinin altında fiziksel ve ruhsal bir çok neden bulunuyor. Sizler için bu hafta, uyku probleminin ortaya çıkmasına neden olabilecek muhtemel sebepleri derledik;
Elektronik aletlerle uyumak
Bir çoğumuz uykuya dalmadan önce Facebook’umuzu kontrol ediyor, internette geziniyor ya da dizi izliyor olabiliriz. Bu aktivitelerin gözlerimizi yorarak uykumuzun gelmesine sebep olacağını düşünsek de, elektronik cihazların yaydığı yapay ışığı beynimiz gün ışığı olarak algılıyor ve hala günün devam ettiğini düşünerek uykuya dalmamızı engelliyor. Bu durum, günlük ritmimizde aksamalara neden oluyor ve vücudun dengesini bozuyor. Uykuya dalmanıza engel olmaması için, uyumadan en az 20 dakika önce elektronik aletlerinizi kapadığınızdan emin olmalısınız.
Yatak kalitesi
Eski ve rahatsız bir yatak örtüsü ya da gereğinden fazla yüksek bir yastık, uykuya dalma sürenizi uzatabilir ve uykusuz geceler geçirmenize neden olabilir.  Yastığınızı her sene mutlaka yenilemeli; çarşaflarınızın, yorganınızın ve yatağınızın temizliğine özen göstermelisiniz.
Geç saatlerde yemek yemek
Gece geç saatlerde bir şeyler yemeyi alışkanlık haline getirmek sindirim problemlerine neden olur ve kendinizi rahatsız hissettiğiniz için uykuya dalmanızı zorlaştırır. Bu nedenle akşam yemeğinizi mümkün olabildiğince erken bir saatte yemeli ve öğününüzün hafif yiyeceklerden oluşmasına dikkat etmelisiniz.
Fiziksel uyarıcılar
Öğle saatlerinde içmiş olduğunuz bir bardak kahve, gece uykuya dalmanızı engelleyecek geçerli bir sebep olabilir. Bünyenizin hassas olduğu içecekleri ve uyarıcı maddeleri tespit ettikten sonra, gün içinde ya da uykuya dalmadan önce bu içeriklerden uzak durmaya özen göstermelisiniz.  Kafein, alkol ya da aşırı şekerli ve gazlı içecekler, uykuya dalmanızı engelleyen başlıca uyarıcılardır.
Zihninizin meşgul olması
Sürekli bir şeylerden endişe duymak ya da yapmanız gereken işleri düşünmek zihninizi meşgul ettiği için uykuya odaklanmanızı engeller. Zihninizi boşaltmak ve yalnızca uykuya odaklanabilmek için yatağınızın baş ucunda bir not defteri bulundurun ve aklınıza gelen şeyleri zihniniz yerine bu deftere not edin. Uykuya dalmanızın kolaylaştığını fark edeceksiniz.
Gün ortasında uyumak
Gün ortasında ya da işten çıktıktan sonra bir süreliğine kestirmek, gece uyumanızı engelleyebilecek bir faktördür. Bu nedenle gün ortasında ne kadar uykulu olursanız olun, dikkatinizi başka şeylere vererek ya da yüzünüzü yıkayarak uykunuzu açmaya çalışın. Böylelikle kendinizi gece daha yorgun hissedebilir ve kolaylıkla uykuya dalabilirsiniz.
Uyunan yerin fiziksel koşulları
Sokaktan gelen gürültü, bilgisayarın fan sesi ya da evcil hayvanınızın çıkardığı sesler dikkatinizi dağıtan, derin uykuya geçişinizi zorlaştıran ve  uykuya dalmanızı engelleyen faktörlerdir. Televizyon, bilgisayar gibi cihazları yatak odanıza almamaya; odanızın ısısını normal düzeyde tutmaya ve dışarıdan gelen sesleri bir şekilde engellemeye dikkat edin.
Çok fazla enerjik olmak
Enerjinizin yüksek olduğunu düşünüyor ve hareket etme isteğiniz nedeniyle bir türlü uyumaya odaklanamıyorsanız, gün içinde egzersiz yapmaya ve fiziksel aktivite yoluyla enerjinizi boşaltmaya çalışın.
Uyumaya hazır olmamak
Uyumadan önce kitap okumak, bir fincan bitki çayı içmek ya da meditasyon yapmak gibi sizi rahatlatacak bir aktiviteyi rutin olarak yapmaya çalışın. Sizi rahatlatacak bir aktivite uykuya geçişinizi kolaylaştıracağı gibi, bu aktiviteyi rutin haline getirmek bir süre sonra koşullanmanıza ve aktiviteyi her yapışınızda uykunuzun gelmesine yardımcı olacaktır.

Farkındalığınızı Artıracak 5 Kişisel Gelişim Kitabı Bir Ömür Nasıl Yaşanır? – İlber Ortaylı “Kendimi geliştirmek istiyoru...