Mindfuck: Kendi kendini sabote edenler kulübü
Şunu yapamazsın, bunu yapmamalıydın, başaramıyorsun, başaramazsan
şöyle olur, böyle olur… Hepimiz kendi kendimize yapıyoruz bunu. Sürekli
kendimizle konuştuğumuz, ne yapsak susturamadığımız bir
iç sesimiz var.
“Mindfuck” kitabının yazarı
Petra Bock’ın
“iç bekçimiz” olarak adlandırdığı bu sesin sahibi, ne yazık ki hiç de
bizim tarafımızı tutmuyor ve yaşamak istediğimiz hayatı sabote ediyor.
Almanya’nın
ünlü yaşam koçu, “Mindfuck” (Beyni Becermek) isimli kitabında bu sesin
nereden geldiğini, neler söylediğini ve onun olumsuz etkilerinden
kurtulma yollarını araştırıyor.

Mindfuck,
aslında bir sinema-televizyon terimi diyebiliriz. Hani korku filmi
izledikten sonra bir süre etkisinden çıkamaz, hafif ürkekleşir ve her
zaman odamızda olan ağaç gölgesini bir an için katilin gölgesi gibi
algılama eğilimine gireriz ya, İşte “mindfuck” terimi de, gerçekte
olmayan bir şeyin etkisinde kalarak gerçeği deforme etmemiz, yanlış
yorumlamamız gibi bir durumu ifade ediyor. Etkisinde kaldığımız şey ise
bizzat evdeki ses.
Uzman ağzından açıklamak gerekirse, kişiliğimiz
iki düzlemden oluşuyor; bunların
ilki, içinde gerçek potansiyelimizin uyukladığı biri;
diğeri
de, bize sürekli ne yapmamız gerektiğini, daha doğrusu ne
yapamayacağımızı söyleyen kişi. İkinci kişiliğimizin tuzağına sıklıkla
düşüyor ve potansiyelimizi gerçekleştirmediğimiz bir yaşama razı
oluyoruz.
Bu iç ses, özünde eğitimimizden gelen bir miras;
toplumun veya anne babamızın bizden beklediklerini yapmamızı söylüyor,
yapamayacağımızı veya yapmamız gerektiğini düşündükleri işlere
bulaşmamamız için bizi “uyarıyor”. Bu vesileyle içten içe istediğimiz
hiçbir şeyi gerçekleştirememekle kalmıyor, denemiyoruz; hatta kendimize
itiraf bile edemiyoruz.
Mutluluk ve başarımızın önünde herhangi
bir engel varsa, tam olarak bu. “Bu, onca insanın yaşamlarında
ailelerinden öğrendiklerinden başka bir şey gerçekleştirmekte niçin bu
kadar zorlandığını açıklıyor. İnsan yaşamdan anne babasının,
akrabalarının veya dostlarının beklediklerinden daha fazlasını veya daha
farklısını bekleme hakkı için, önce izin alması gerektiğine inanıyor.”
Veya tam tersi oluyor; kökenlerimizle aramıza saplantı halinde sınırlar
çekiyor, inatlaşıyoruz. “Sanatçı anne babalarıyla hiçbir ilişkileri
olsun istemeyen avukatlar veya öğretmen-doktor olmayı reddetmiş
sanatçılar” gibi.
Bir inanışın veya değer yargısının “mindfuck”
olduğunu anlamanın en temiz yolu, onun katılık seviyesini
değerlendirmek. Eğer bir konuda aşırı tepkiler veriyorsak, muhtemelen
kendimize mindfuck uyguluyoruz.
“İç bekçimiz, daha ilk duyduğumuzda çoktan eskimiş olan kanaatler ve tasavvurlarla tıka basa dolu.”
Mindfuck alışkanlığına giden süreç,
6 yaşlarında
başlıyor. Kendi kendimizi ilk kez eleştirdiğimiz yaş bu kadar küçük.
7-10 yaş aralığında ise, çevremizde gözlemlediğimiz şeyler doğrultusunda
bir takım bağlantılar kurmaya ve “kişisel mantık” denen şeyi
geliştirmeye başlıyoruz. Örneğin, anne-babasının sık sık kavga etmesine
tanık olan çocuk, kendi minik dünyasında “birbirini seven insanlar sık
sık kavga eder” gibi bir mantığa ulaşıyor.
Kendince mantıklı bir
çıkarım yapmış olan bu küçük karakter, büyüyünce farkında olmadan
gerilimli ilişkiler arıyor veya gerilimli ilişkileri sürdürmeyi olağan
karşılıyor. Yani, çoğu kendi deneyimimiz bile olmayan sebep-sonuç
ilişkilerini daha çocukluğumuzdan itibaren benimseyerek, bundan
kendimize yaşam kuralları çıkarıyoruz. Veya daha da kötüsü, basitçe
başkalarının kanaatlerini benimsiyoruz.
Kitapta mindfuck çeşitleri ve yöntemleri gündelik örneklerle, çok güzel anlatılmış.
Kendi kendimizi korkutuyoruz (felaket tarzı mindfuck)
Başkalarının
çıkarlarını kendimizden üstün tutuyoruz veya herkesi memnun etmeye
çalışıyoruz (kendini inkar tarzı mindfuck – buradan annelerimize selam
olsun-)
- Kendimizi veya başkalarını baskı altına alıyoruz (baskı tarzı mindfuck)
- Mükemmeliyetçilik veya alışkanlık halinde yakınma gibi kalıplara dökülüyoruz (değer biçme tarzı mindfuck)
- Katı veya aşılmış kurallara bağlı kalıyoruz (kuralcılık tarzı mindfuck)
- Kendimize veya başkalarına karşı kronik bir güvensizlikle hareket ediyoruz (güvensizlik tarzı mindfuck)
- Kendimizi fazla gaza getiriyoruz ve zorladıkça aslında engelliyoruz (aşırı motivasyon tarzı mindfuck).
Dr.
Petra Bock anlattıkça, gerçekten de hemen hepsinden biraz kendimize
yaptığımızı fark ediyoruz. Okumaya üşenenler için lafı uzatmadan hemen
kitaptaki çözüm önerilerine geçiyorum.
“İyi mi kötü mü olacağını, buna iznimiz olup olmadığını düşünmeyip; kendimize şunu sorduğumuz kutsal an: Nasıl olurdu acaba?”
Kitabın
son bölümünde mindfuck’la başa çıkma yöntemleri olarak; yüksek sesle
“dur” diye bağırarak düşünce akışını kesmek (evet ciddiler, evet denedim
ve %100 çalışıyor), bedenine ve nefesine odaklanmak (birdging), “bu
sorun aslında kimin sorunu” analizi yapmak (deneyin, çok
şaşırabilirsiniz) gibi teknikler var.
Bir de yazarın bizzat kobay
olarak katıldığı bir “20 dakikada tenis oynamayı öğrenmek” deneyimi var
ki, kişisel favorim ve tavsiyem kesinlikle bu araştırmadan çıkan
sonuçlar. Çok basit ve paniğe kapıldığımız her deneyimde uygulanabilecek
bir yöntem: Sadece eğlenmeye çalış. İyi oynuyor muyum, birisi
seyrediyor mu, doğru yapıyor muyum gibi soruları bırak. Sadece topa
(işin özüne) ve eğlenmeye (o an yaşadığın deneyime) odaklan. Deneyime
açık oldukça, hatta esas gayemiz deneyimin kendisi oldukça; yavaş yavaş
rahatlamayı ve sürecin keyfini çıkarmayı başarıyoruz. Tenis oynamaya
çalışırken eğlenmeye başladığımız an, zaten oynamayı da başarmış
oluyoruz. Merak ve deneyimden mutluluk duymak… Hepsi bu.
Uzun
kişisel gelişim kitabı yazısının kısası: Mindfuck denen kaosa çözüm,
yeni deneyimler kazanmak. İyi veya kötü, yeni deneyimler kazanırsak,
çoğu zaten miras olan eski düşünce biçimlerimizin yerine yenilerini
getirebiliriz. İç sesimiz bizi uyaradursun; hata yapmaktan kesinlikle
korkmamalıyız. Hata yapmışsak, bu demektir ki yeni bir deneyimi göze
almışız; hala hayattayız. Ve hata yapmaya alıştıkça, başarmak veya
başaramamak artık bir mahvolma nedeni olmayacak.
Eğer biraz olsun
kendi kendinizi engelleme eğiliminiz olduğundan şüpheleniyorsanız, uzun
süredir yeni bir şeyler yaşamıyorsanız veya dönem dönem kendinize çok
yükleniyorsanız; Mindfuck’ı okumanızı tavsiye ederim. Çok fazla cümlenin
altını çizecekseniz.
Önemli son bir not daha: Eğer kronik
güvensizlik ve korku takıntıları gibi sendromları sık sık yaşıyorsanız,
kitapta da önerildiği gibi bir kişisel gelişim koçundan değil,
uzmanlaşmış doktorlardan yardım almanızda fayda var.
Gökçe Devecioğlu