Akıl Sağlığımızı Nasıl Koruruz*
Philippa Perry

Kızgınım demekle kızgın hissediyorum demek arasında bir fark vardır. İkincisi bir duygunun bildirilmesidir ve bizi bütünüyle belirtmez. Duygularımızla kendimizi ayırmak yararlı olduğu gibi kendi düşüncelerimizi gözlemleyebilmek de gereklidir. Bu şekilde farklı düşüncelerimizi fark edebilir, onlar olmak yerine onları inceleyebiliriz.
Sol beynimiz bize dilin ve mantığın, akıl yürütme ve matematiğin gücünü vermek üzere geliştikten sonra bile, memeli sağ beynimiz tarafından yönetilmeye devam ederiz. Duygularımız olmadan hiçbir karar veremeyiz. Harekete geçme nedenlerimizi daha iyi anlamak için, duygularımıza daha fazla zaman ayırmak yararlı olabilir ki kendini gözlemleme de burada devreye girer.
Akıl çağı diye adlandırılan bir zamanda yaşıyoruz ama fikirlerimizin, duygularımızın ve hareketlerimizin pek çoğu sağ beyinden gelirken, sol beyin o fikirler, duygular ve hareketler için daha sonra nedenler uyduruyor.
Bir duygu yanlış ya da doğru olmaz. Ahlaki olan ya da olmayan, duygularımızı eyleme nasıl döktüğümüzdür.
Yazmak kendi başına duygusal olarak işlemden geçirme edimi olabilir ve pek çok tehlike, aşırılık ve kontrol kaybı durumunun atlatılmasına yardım edebilir.
Rüyalar deneyimlerin dramatize edilmesidir ve ruhumuzun dile dökecek kadar işleyemediğimiz parçalarıdır. Rüyalarımızı ve onlara verdiğimiz tepkileri yazmayı öneriyorum.
Kendimiz ve başkaları adına nefret dolu düşünceler, kendimize yönelik yapıcı olmayan azarlar, amaçsız bir kötümserlik. Bu tür düşünceler döner durur, bizi hiçbir yere götürmezler ve depresyona yol açabilirler. Kendini gözlemleme bir açıdan da zihin konuşmalarımızın farkına varmak ve zehirli olanlarıyla aramıza mesafe koymaktır. Bu şekilde zehir üreten sinirsel patikalar daha az kullanılacak ve zamanla daralacak, farkındalık ve empati üretenler ise genişleyecektir.
İlişkilerde sorun yaratan farklılıklar değil, o farklılıklarla nasıl baş ettiğimizdir.
Yüksek stres düzeyleri paniğe ya da beyin dissosiyasyonuna yol açar. Dissosiyasyon, düşüncelerimiz, hislerimiz, duygularımız ve hareketlerimiz arasındaki bağlantının kopması ve bir tür gerçeklikten kopuştur. Bu yüzden yüksek stres düzeylerinden sakınılması gerekir. Diğer yandan ölçülü bir stres düzeyi zihnimizi formda tutar ve akıl sağlımızı korumaya yardım eder.
Dopamin üretme yolu yeni bir şey öğrenmek ve bununla beraber gelen heyecandır.
Bir roman ya da felsefi bir kitap okuduğumuzda beyninizin iki tarafını birden çalıştırırsınız: Yalnızca okuduklarınızla ilgili bir şeyler hissettiğiniz için değil, aynı zamanda zihniniz öğrendiklerinizle zaten bildikleriniz arasında yeni bağlantılar kurarak daha fazla çalıştığı için.
Ne kadar bilirsek o kadar yaratabiliriz
Kendinizi hangi hikayelere maruz bıraktığınız konusunda dikkatli olun. Ne olup bittiği konusunda bilgilenmek önemsizdir demiyorum, fakat sürekli olarak kötü haberler hakkında bilgilenmek ne dünya ne de dünya üzerinde yaşayan insanlarla ilgili dengeli bir görüş kazandırmaz. Bu kötü haberleri dengelemek için, iyimser hikayeler aramak ve içimizdeki iyimserliği beslemenin önemli olduğunu düşünüyorum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder