29 Mart 2013 Cuma

HAYATIMA MADDİ VE MANEVİ BOLLUĞU ÇAĞIRIYORUM ŞÜKÜRLER OLSUN HERŞEYE




HER SABAH GÖZÜNÜ İLK AÇTIĞINDA ŞUNU SÖYLE : HAYATIMA MADDİ VE MANEVİ BOLLUĞU ÇAĞIRIYORUM ŞÜKÜRLER OLSUN HERŞEYE , HER SABAH BUNU SÖYLE VE YATAĞINDAN ONDAN SONRA KALK. BİR GÖRÜŞMEYE YADA BİR TOPLANTIYA GİTMEDEN ÖNCE, SEVGİNİ GÖNDER VE SADECE GÜZELLİKLERE ODAKLAN DERİN BİR NEFES DAHA AL VE NEFES VER . VE HER ZAMAN ŞUNU SÖYLE BEN VE SEVDİKLERİM İLAHİ KORUMA ALTINDAYIZ , MUCİZELERİ SEVGİYLE HAYATIMA ÇAĞRIYORUM , DERİN BİR NEFES AL VE YAVAŞÇA NEFES VER . DERİN BİR NEFES DAHA AL VE YAVAŞÇA NEFES VER . BU ENERJİNİZİ LÜTFEN DEVAM ETTİRİN , SADECE DİLEYİN KALBİNİZİ TEMİZ TUTUN . SİZE GÜZEL BİR HABERİM VAR, ZAMAN, KALBİ, TEMİZ OLANLARIN KAZANMA ZAMANI. BUMERANGI ATANLAR NE NİYETLE ATILDIYSA ARTIK DÖNME ZAMANI .

Bülent Gardiyanoğlu

27 Mart 2013 Çarşamba


TÜM HATALI ALANLARINI YOK ETMİŞ BİR BİREYİN PORTRESİ


1- Bu insanlar, yasamın her yönünü severler, şikayet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler.
2- Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Aileye güçlü bir sevgi ve bağlılık duymalarına rağmen, ilişkilerinde bağımsız olmaya özen gösterirler.
3- Sevgi anlayışları, sevdiklerine hiçbir değeri zorla kabul ettirmemeyi gerektirir.
4- Onay aramak gereksinimleri yoktur. Övgü ve ödül talep etmezler.
5- Çok acık ve dürüst konuşurlar, çünkü vermek istedikleri mesajları, başkalarını memnun etmek için dikkatli sözcükler arkasına gizlemezler.
6- Gülmeyi ve başkalarını güldürmeyi iyi bilirler.
7- Kendilerini şikayet etmeden kabullenirler. Fiziksel benliklerini, sahteliklerle gizlemezler.
8- Doğal yaşamı takdir ederler. Başkalarına eğlenceli gelmeyen şeylerden zevk alma yetenekleri vardır. Gün batımını izlemek, ya da kırlarda küçük bir gezinti yapabilmek, doğum yapan bir kediyi izlemek onlar için mükemmel bir şeydir ve şükran duyarlar.
9- Başka insanları çok iyi anlarlar ve asla şaşırıp sok olmazlar.
10- Gereksiz kavgalarda asla taraf olmazlar.
11- Hastalık hastası değildirler.
12- Dürüsttürler, asla yalan söylemezler, olayları çarpıtmazlar.
13- İnsanlar hakkında konuşmaz, insanlarla konuşurlar.
14- Titizlik ya da düzenlilik gibi dertleri yoktur, verimli yaşamaya bakarlar. Organizasyon nevrozundan bağımsız oldukları için yaratıcıdırlar.
15- Bu insanların müthiş bir enerjileri vardır. Enerjileri doğa üstu değildir, yalnızca yaşamı ve yasamdaki aktiviteleri sevmelerinin bir sonucudur.
16- Şiddetli bir merak duygusuna sahiptirler. Hep araştırır, yaşamlarının her anini kavramak isterler. Her insan, her varlık ve her olay, daha çok öğrenmek için bir fırsattır.
17- Basarisiz olmaktan korkmazlar, hatta onu sevinçle kabul ederler. Bu insanlar, kendilerine zarar verecek duyguları yok etme ve kendilerine verdikleri değeri artıracak olanları doya doya yasama yeteneğine sahiptirler.
18- Bu mutlu insanlar, asla kendilerini savunma gereksinimi duymazlar. Basitçe ´her şey yolunda, biz yalnızca farklıyız. Anlaşmak zorunda değiliz´ derler. Bir tartışmayı, kazanma ve karsısındakini konumunun yanlışlığına ikna etme gereksinimi duymadan, burada keserler.
19- Değerleri dar değildir. Kendilerini tüm insan ırkının bir parçası olarak görürler. Daha çok düşman öldürmekten sevinç duymazlar.
20- Kahramanları ya da putlaştırdıkları insanları yoktur. Herkesi insan olarak görür ve hic kimseyi kendilerinden önemli konuma getirmezler.
21- Başkalarının yeteneksizliği nedeni ile kazanmak yerine, zaferi kendi çabaları ile elde etmeyi yeğlerler.
22- Komşularının ne yaptığını fark etmezler, çünkü varolmakla meşguldürler.
23- En önemlisi bu insanlar ´KENDİLERİNİ SEVERLER´. Kendilerine acımak, kendilerini reddetmek, kendilerine öfkelenmek için zamanları yoktur. Elbette sorunları vardır, ama sorunların onları duygusal paralizasyona götürmesine izin vermezler. Tökezleyip düştüklerinde, tekrar ayağa kalkar ve sızlanmadan yasamaya devam ederler.
24- Hatalı alanlardan bağımsız insanlar, mutluluğu kovalamazlar, sadece yasarlar ve mutluluk onları bulur. Gerçekten nadir bulunan insanlardır, onlar için her gün mükemmeldir…
Hatalı Alanlarımız – Dr. Wayne W. Dyer

26 Mart 2013 Salı



PEMBE BİR YAZI


“Yaşamak ne güzel” demek geliyor her an içimden.
Bazen insanlar bu kadar karmaşık ve zor geçen hayat içinde benim gibi çiçeklerden böceklerden, hayatın güzelliğinden bahseden kişileri görünce garip garip bakıyor.
“Deli bu adam herhalde. Dolar yükselmiş, ekonomi berbat, dünyada sistemler çöküş sinyalleri veriyor, ne kadar paran olursa olsun kanser tedavi edilemiyor, memleket dışa bağımlı hale getirilmiş, kendi yiyeceğini bile üretemeyecek hale gelmiş bir ülkede yaşıyoruz, hala mutluluktan bahsediyor.”
Steve Jobs dünyanın sayılı zenginlerinden ve gerçekten çığır açan teknolojik bir imparatorluğun en tepesinde de olsa pankreas kanserinden ölünce insanlarda hep bu tip konuşmalar duyuyorum.
“Dünyalara da sahip olsan hayat geçici.”
Sonra da asık suratlar ve karanlık konuşmalar.
İnsanlara “Geleceği nasıl görüyorsunuz?” dediğimde çizilen tablolar korku filmlerinden fırlamış gibi. Gittikçe bireyselliğin zindanına sıkışmış, toplumu birarada tutan değerlerin parça parça olduğu post modernist bir tablo var insanların kafasında. Hele genç neslin gelecek projeksiyonları hakkında konuşmak bile istemiyorum
Ne oluyor bize arkadaşlar demek geliyor içimden.
Yaşamın bu kadar güzelliklerle dolu olduğunu, herşeyi değiştirecek gücün içimizde olduğunu ve hala mutlu olabilmemiz için onlarca sebebin bulunduğunu haykırmak.
“Mutluluk mu? Mümkün mü?”
Benim yaptığım hayal tacirliği değil, gerçekten ve yüzde yüzümle inanarak söylüyorum
“Mutlu olmak ve bu hali sürdürmek mümkün.”
Mutluluğun tarifini yapmaya çalışalım bakalım. Neymiş bu meret şey?
Eminim herkesin mutluluk tarifi farklı olacaktır. Kimi elindeki parayla, kimi sağlıkla, kimi yaşadığı aşklarla ölçütlendirir mutluluğun derecesini. Şunu unutmayın yaptığınız tarif aslında sizin hayatınızda nelerin daha önemli olduğunu bilmeniz açısından birer ipucu.
Tek tek dinlenildiğinde, insanların zihinlerinde mutluluğu bir şeylerle koşullandırdığımızı görebilirsiniz. Daha çok alırsam, daha çok yersem, daha çok birlikte olursam, daha çok gezersem, daha çok, daha çok.
Farkında mısınız, hepimiz mutluluğu hayatımızda birşeyleri arttırırsak yakalayabileceğimizi zannediyoruz.
Benim çok sevdiğim bir laf vardır
“Geçici şeylerle, kalıcı mutluluğu yakalayamazsın.”
Genelde bizlerin mutluluğu yakalayacağımızı düşündüğümüz şeylerin, aslında geçici şeyler üzerine kurulduğunu farketmişsinizdir. O zaman şunu da bilin ki mutluluğu koşullandırdığınız şeye sahip olduğunuzda sizde yarattığı his sadece bir süre kalacaktır. Bir süre sonra yeni bir arayış başlayacak ve bu böyle sürecek. Demek ki sır birşeylere sahip olmakta yatmıyor.
Ben size mutluluğun sırrını açıklıyorum:
“Mutlu olmak bir tercihtir.”
Sizin hayata bakışınızda ufak bir değişim, sizi bu ruh haline sokabilir. Yani aslında biz mutlu olmayı istediğimizde, koşul, ortam ne olursa olsun, sadece bakış açımızı değiştirerek yakalayabiliriz bu güzelliği.
Mutluluğun dışarıdan değil, içimizden kaynaklandığını insanlar artık bilmeli.
Aynı zamanda mutluluğun bulaşıcı bir virüs gibi kolayca yayıldığını da unutmayın. Karşınızda huzur içinde gülümseyen insanlar gördüğünüzde ruh halinizin ne kadar çabuk cevap verdiğini deneyimlemişsinizdir.
Her sabah kalkıp doğan güne şükredin, aldığınız nefese, gördüğünüz, sahip olduğunuz her şeye. Aslında ne kadar çok mutlu olacak şeyin olduğunu farkedin.
Gülün olanca gücünüzle ve gözünüzün önüne koyduğunuz karanlık perde yerine, mutluluk perdesini tercih edin.
İnsanoğlunun bu tercihe ihitiyacı var.
Başlığa gelince gazetelerde hep karanlık yazılar olmaz ya ben de "Pembe bir yazı" yazdım
Sevgiyle kalın
Erkan Sarıyıldız



19 Mart 2013 Salı





Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular gastrit,ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür.
Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!
Eğer hasta olmak istemiyorsan...
...Karar Vermelisin..
Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur.
Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.

İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.

Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vaçgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.

Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları
ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.

Eğer hasta olmak istemiyorsan...
…..Olduğundan Farklı Yaşama.

Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren,mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir.
Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.
Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.

Eğer hasta olmak istemiyorsan...
...Kabullen.
Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği,kendimizi kendimize yabancılaştırır.
Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır.

Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.Eleştirileri kabullen.

Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.

Eğer hasta olmak istemiyorsan...
…..Çözümler Bul.
Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler.

Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı.
Arı ufacıktır fakat var ola en tatlı şeylerden birisini üretir.

Biz ne düşünüyorsak oyuz.
Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.

Eğer hasta olmak istemiyorsan...
…..Güven.
Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir,
derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez,gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez.

Güven olmadan, bir ilişki de olamaz.
Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.

Eğer hasta olmak istemiyorsan...
...Hayatı Üzgün Yaşama.
Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk.
Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir.

“İyi mizah bizi doktorun elinden korur”.

Mutluluk sağlık ve terapidir.


- Dráuzio Varella-

13 Mart 2013 Çarşamba

YENİ İNSAN
                                    Eğer, Tanrı'ya   inanırsan  ve onun
                                    Ölümsüzlüğünü  doğal  bir şekilde 
                                              Kavrarsan,
                                     Eğer, Doğayı bu  ilahiliğin bir ifadesi 
                                         Olarak  gözlemlersen ,
                                     İşte bu doğa  kirlenmemiş , güzel ve
                                     Temiz olarak  korunmalıdır,
                                     Eğer, kendinden  uzaklaşmaz , tüm
                                     Şiddetiyle  kötü  düşüncelerin 
                                     Geçici ,sahte,sosyal, ekonomik ve
                                     Politik  sınıfların savaşını
                                     Çevreleyen  psikolojiye  kapılmaz,
                                     Ahlak ve fizik  sefaletin  kaosunda
                                              Dünyayı  boğan 
                                     ''Büyük aldatma'' oyununa
                                         kapılmazsan
                                      Eğer, ruhunun cinsiyeti  olmadığını ve
                                      Herkesin  İradeye ,Aşka  ve Zekaya 
                                      Hakkı  olduğunun  bilirsen ,
                                      Eğer, ruhunun yaşı olmadığını  ve,
                                      Gençlik dolu  bir ideal ile  yıkanmış bir
                                       Kalpte  daima  genç 
                                        Olduğunu  bilirsen 
                                        Eğer, yolcu  beden  üzerinde ruha
                                          Öncelik  verirsen ,
                                      Eğer ...Bunların  hepsini  bilirsen....
                                        YENİ  İNSAN  SENSİN!

                                                                                    Jorge  Angel  Livraga

12 Mart 2013 Salı

Güzel Tasarım
Hayalın Gercege Dönüşmesi..:)




Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde
Bütün kaslarımı,sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.

Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere görebildiğim göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı bakmadım neydi onlar diye.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.

Kıskançlığımı çıkardım.
Meğer ben ne az kıskançmışım.
Çok kolay oldu. Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.
Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.

Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E... ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim her gün onları düşünüp birer umut daha ekseydim;
almadan verip beklemeden sevseydim.

Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım. .
ve onları yaşamaktan hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan pişmanlık duymadan çıkardım. .
Kızsaydım onlara bağırıp çağırsaydım. yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.

Temizlik yaptım bugün. .
Bahar temizliği.
Neşe ektim hoşgörü güven sevgi ektim. .
Almadan vermeyi sevilmeden de sevmeyi paylaşmayı ektim. .
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...
Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Mutluluk ektim doğallık. Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku heyecan sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil.
Olduğu gibi kabullenme ...


~Edward Morrıson~

8 Mart 2013 Cuma

"Yaşamımızda yaptığımız şeylere baktığımızda çoğu yaptığımız şeylerin başkalarını memnun etmek, kabul ve onay görmek için olduğunu görürüz.
Kendimizi memnun etmek için ise çok az şey yaparız.

Özgürlüğümüzün başına gelen işte budur." M.Ruiz

7 Mart 2013 Perşembe


Huzur İçin Bir Demet Öneri


Küçük şeyleri dert etmeyin.
Kendinize dışarıdan bakmayı deneyin.Olanları bir film gibi kabullenin.
Bir izleyici olarak baş aktör siz olsaydınız ne yapardını?
Bunu düşünün.

Kusursuz olamayacağınızı kabullenin.
Sevgi kapasitenizi geliştirin.Sevgiyi sadece yaşamayın aynı zamanda yaşatın.
Kimsenin sözünü kesmeyin ve cümlesini siz bitirmeyin.
Herkesin kendisini ifade etmesine olanak tanıyın.

Birisine iyilik yapın ve bundan kimseye söz etmeyin.
Bırakın ilgiyi başkaları toplasın,siz bilgeliğin ve erdemliğin peşinde olun.

İçinde bulunduğunuz anı yaşamayı öğrenin.
Geçmiş hatalarınızla barışık olun.
O hatalar sizin daha büyük hatalar yapmanızı engelleyecek yaşam zenginlikleridir.
Bunu asla unutmayın!
Sevgi elini önce siz uzatın.

Her gün kendinize biraz zaman ayırın.
Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı amçalyın.
Planlarınızda esnek olun.
Suçluluğu değil masumiyeti öğrenin.
İç dünyanız için zaman ayırın.

Olağan şeylerdeki olağanüstülüğü arayın/görün.
Yüreğinizin sesine kulak verin.
Herkesin farklı olabileceği gerçeğini anlayın ve saygı gösterin.
Eleştiriye açık olun.Siz de zaman zaman özeleştiri yapın.
Ve şunu asla unutmayın yaşam başlı başına bir mucizedir hadi gülümseyin

ve bulunduğunuz vaktin keyfiniz çıkarın…
Dr. Richard Carlson

2 Mart 2013 Cumartesi


Kendinize Nasıl Davranıyorsunuz…

Kendinize, başkalarının size davranmalarını istediğiniz gibi davranmadığınız sürece, olayların gidişatını değiştirmeniz mümkün değil.
Davranışlarınız, etkili düşüncelerinizdir, bu yüzden, kendinize sevgi ve saygı göstermezseniz, yeterince önemli, değerli ve iyi şeyleri hak eden bir insan olmadığınız sinyalini yayarsınız.
Bu sinyal yayılmaya devam ettikçe de, insanların size iyi davranmayacağı birçok durumla karşılaşacaksınız. Bu insanların davranışları sadece sonuçtur; sebep ise, düşüncelerinizdir. Kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşmaya başlamalı, bu sinyali vermeli ve bu frekansa geçmelisiniz…

Rhonda Bryne…

Farkındalığınızı Artıracak 5 Kişisel Gelişim Kitabı Bir Ömür Nasıl Yaşanır? – İlber Ortaylı “Kendimi geliştirmek istiyoru...